Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamasına göre cinsel sağlık; bedensel, duygusal ve sosyal bir bütünleşme olan cinsel aktivitenin kişiliği , karşılıklı iletişimi ve sevgiyi artırması olarak tanımlanır. Cinsellikle ilgili sorunlar bu bütünlüğün bozulmasına yol açarak, bireylerin ruhsal ve sosyal sorunlar yaşamasına sebep olur.
Cinsel aktivite 4 aşamada gerçekleşir:
Cinsel aktivitenin bu 4 aşamasından birinde meydana gelen bir sorun cinsel işlev bozukluğuna sebep olur.
Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluğu Şu şekilde sınıflandırılır:
Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir ?
Omurgayı ilgilendiren yaralanmalarda kadınların daha az orgazma ulaşabildiği ve omurganın alt kısmı olan sakral bölgeyi içeren yaralanmalarda ise orgazma ulaşmanın çok zor olduğu gösterilmiştir.
Nörolojik hastalıkların genital sinirlerde meydana getirdiği hasara bağlı olarak kadında; cinsel istekte azalma, genital hisde değişiklik, vajinal kayganlığın azalması, orgazm şiddetinin ve frekansının azalması gibi sorunlar görülebilmektedir.
Bununla birlikte nörolojik hastalıklarda
görülen beden imajında bozulma, reddedilme korkusu, performans kaygısı gibi psikososyal sorunların da cinsel yaşamı etkilediği
belirtilmektedir.
Üreme organlarının gelişmesini ve cinsel aktivitenin çeşitli aşamalarının gerçekleşmesini sağlayan hormonların kandaki seviyelerinin azalması, cinsel işlevleri olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Özellikle östrojenin vasküler yapıdaki koruyucu ve genişletici etkisi vajinal, üretral, klitoral kan akımını artırarak kadın cinsel yanıtının oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Ancak menopoz döneminde kandaki östrojen düzeyinin azalması ile vajinal duvar düz kaslarında atrofi, vajinal mukozoda incelme ve ürogenital dokuların lubrikasyon yeteneğinin azalması gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.Bu değişiklikler kadınlarda cinsel istek ve cinsel ilişki sıklığında azalma, orgazma ulaşmada zorluk, genital duyarlılıkta azalma ve cinsel ilişki esnasında ağrı şikayetleri yaşanmasına yol açmaktadır. Androjen eksikliği ise klinik olarak kendini iyi hissetme duygusunda azalma, açıklanamayan kronik yorgunluk, seksüel cevapta, orgazmda, cinsel motivasyonda azalma ve cinsel memnuniyetsizlik gibi belirtilerle kendini göstermektedir.
Pelvik taban kasları, levator ani kası ve perineal membran kadınlarda cinsel fonksiyona doğrudan katılan anatomik yapılardır. Bulbokavarnöz ve iskiokavarnöz kasları içeren perineal membran istemli kasılabildiği gibi, orgazm sırasında ritmik istemsiz olarak da kasılabilmektedir. Levator ani kasları, orgazm ve vajinal penetrasyon sırasında motor yanıtı düzenlemektedir. Bu kasın tonusunun fazla artması durumunda vajinismus, disparoni ve diğer ağrı bozuklukları görülebilmektedir. Kasın hipotonik olduğu durumlarda ise, vajinal duyarlılıkda ve orgazm yoğunluğunda azalma, cinsel ilişki ya da orgazm aşamasında üriner inkontinans gibi problemler gelişebilmektedir. Kadınlarda cinsel ilişki sırasında görülen inkontinansın özellikle orgazm ve vajinal penetrasyon aşamalarında görüldüğü belirtilmektedir.
Cinsel istek ve tatminde azalma, yetersiz lubrikasyon, cinsel ilşkide ağrı, orgazm ve uyarılma sorunlarının depresyonu olan ve depresyon tedavisi alan kadınlarda daha sıklıkla görüldüğü belirlenmiştir. Ileri yas Kadınlarda ilerleyen yaş ile birlikte doku ve organların fonksiyonel kapasitesinin azalması , genital organların ve pelvik taban kaslarının fonksiyonlarının bozulması, kadinin yasla çekiciliğinin ve güzelliğinin azaldigini hissetmesi gibi fizyolojik,psikolojik ve sosyal faktörlerin kadin cinsel fonksiyonunu olumsuz olarak etkilediği düşünülmektedir.Kadinlarda istek, uyarılma, orgazm ve vajinal lubrikasyon bozukluklarına, vajinal ve rektal kontraksiyonlarda azalmaya, cinsel ilişki esnasında ağrıya ve cinsel ilişki sonrasında kanamalara neden olabilmektedir. İleri yaşın cinsel fonksiyonları olumsuz etkilediğini gösteren çalışmalar bulunmakla birlikte yaş artışının cinsel yaşamı etkilemediğini gösteren çalışmalar da bulunmaktadır.
Özellikle depresyon tedavisine yönelik alınan antideprasanların cinsel istekte azalma, uyarılmama veya yetersiz uyarılma, kayganlığın yetersiz olması, vajinal anestezi, orgazmda gecikme ya da orgazm olamama gibi problemlere neden olduğu belirtilmektedir.Ayrica antihipertansif ilaçlar, kemoterapik ajanlar ve oral kontraseotiflerde cinsel fonksiyonu etkilemektedir.